Dede Korkut [Korkut-Ata]

Büyük Türk destanının yaratıcısı Dede Korkut’un kişiliği üzerinde bilgilerimiz yetersiz kalıyor. Millî Destanımızın ana kaynağı olan Dede Korkut Kitabı’nın bugün elde, biri Dresden’de, öteki Vatikan’da olmak üzere, iki yazma nüshası vardır. Bu yazma eserlere dayanarak Dede Korkut Kitabı, memleketimizde birkaç kez basıldığı gibi, birçok yabancı memleketlerde çeşitli dillere de çevrilmiştir.

Makalenin devamını okumak için buraya tıklayın…

Yusuf Has Hâcib

Doğu Türkistan’daki Balasagun şehrinde, muhtemelen 1017 yılında doğdu. Asil bir Türk ve Müslüman aileye mensup olduğu tahmin edilmektedir. Balasagun’da tahsil ve terbiye gördü. Karahanlı hizmetine girip, “Has Hâcib” unvânını almadan önce Balasagunlu Yûsuf, olarak tanındı. Balasagunlu Yûsuf, kendini çok iyi yetiştirdi. Elli yaşlarındayken on sekiz ay içerisinde manzum olarak Kutadgu Bilig adlı meşhur eserini yazdı. Bu kitabı, Kaşgar’a gelip, 1070’te Karahanlı hükümdarı, edebiyat meraklısı Uluğ Kara Buğra Hana arz etti. Kara Buğra Han, Türklerin ahlâk hukuk ve devlet idaresi ile törelerini çok güzel olarak dile getiren eseri, Balasagunlu Yûsuf’a, sarayında okuttu. Kutadgu Bilig, Karahanlı Sarayında günlerce okunup, çok beğenildi. “Uluğ Has Hâcib” unvânı ile başvezir yardımcılığı ile taltif edilerek, en yüksek Karahanlı devlet memuriyetlerinden biri verildi. Bu vazifesiyle “Yûsuf Has Hâcib” olarak tanınıp, tarih ve edebiyat literatürüne girdi.

Yûsuf Has Hâcib, İslâmî Türk edebiyatının, eseri elimize geçen ilk yazarıdır. Devrinin bilgin bir yazarı ve Türk tefekkür tarihinin mümtaz bir düşünürüdür. Eserini, münâcât, nât, cihâr yâr-ı güzîn’i övme ile süslemiştir. Yûsuf Has Hâcib’in vefâtı muhtemelen 1077’dir.

 

Hoca Ahmet Yesevî

Ahmet Yesevi…  Türklerin manevî hayatına asırlarca hükmeden, Türk halk sufilik geleneğinin kurucusu; Arslan Baba’dan teslim aldığı emaneti, insanlara “hikmet”leri aracılığı ile damla damla özümseten; kutsal emaneti Horasan Erenleriyle dünyanın dört bucağına ulaştıran; Türk diliyle yazdığı hikmetleriyle dilimizin gelişmesi ve zenginleşmesine büyük katkısı olan,  Pîr-i Türkistan”, Büyük Veli, öncü şair…

Makalenin devamını okumak için buraya tıklayın…

 

Fârâbi

Ebu Nasır Muhammed İbn el-Farah el-Farabi, (İS. 870)’de Türkistan’da Farab yakınında küçük bir köy olan Vasic’te doğdu.  Avrupa’da ‘ Alpharabius’ olarak bilinen Farabi, bir Türk generalin oğlu idi. İlköğrenimini Farab ve Buhara’da tamamladı, fakat daha sonra, yüksek öğrenim için uzun bir süre yani 901- 942 arasında okuduğu ve çalıştığı Bağdat’a gitti. Bu süre boyunca, ilim ve teknolojinin birçok dalında olduğu gibi bir kaç dil üzerinde de ustalık kazandı.

Makalenin devamını okumak için

 

Mevlânâ Celaleddin-i Belh’li (Rumi)

Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan kuzey sınırları içerisinde yer alan Güney Türkistan’ın Belh şehrinde doğmuştur.

Mevlâna’nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında “Bilginlerin Sultânı” ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahâeddin Veled’tir. Annesi, Belh Emiri Rükneddin’in kızı Mümine Hatun; babaannesi,Harzemşahlar hanedanından Türk prensesi, Melîke-i Cihan Emetullah Sultan’dır.[1] Babası, Sultânü’l-Ulemâ (Alimlerin Sultânı) unvanı ile tanınmış, Muhammed Bahâeddin Veled; büyükbabası, Ahmed Hatîbî oğlu Hüseyin Hatîbî’dir. Babasına Sultânü’l-Ulemâ (Alimlerin Sultânı) unvanının verilmesini kaynaklar Türk gelenekleri ile açıklamaktadır.

Makalenin devamını okumak için

 

Bilge Tonyukuk

Dünya milletlerinin içinden çıkan devlet adamları arasında hiç şüphesiz, Bilge Tunyukuk’un yeri bambaşkadır. Bir kere Türk olması hasebiyle o, bizim için fevkalade öneme haizdir. Dolayısıyla Türk tarihi ve kültüründe apayrı bir konumu olan bu dahi devlet adamını Türklerin unutması mümkün değildir.

Doğum tarihi hususunda herhangi bir kayıt bulunmayan Tunyukuk kendi kitabesinde Çin’de dünyaya geldiğini ifade eder ki, bu sözüne binaen onun Çinli olduğunu ileri sürenler var ise de, bunun pek doğruluk payı yoktur. Tunyukuk hakkında araştırma yapanlar, onun Çin başkentinde eğitim gördüğünü de belirtiyorlar. Herhalde Kök Türk Kaganlığı fetret devresine girdiği sırada ataları Çin’in kuzeyine gelip, yerleşmişler veya onlar da bir şekilde esir olarak Çin’e getirilmiştir.

Makalenin Devamı için..

Köl Tigin

Bu çalışmamızda 684/685-731 yılları arasında bir Gök Türk ileri geleni olarak yaşamışolan Köl Tigin’in askerî yaşantısı incelenmiştir. Köl Tigin birçok sefere ve meydân savaşına katılarak savaşmıştır. Kuzey Çin’de Çinlilerle; Orta Asya’da Kırgızlarla, Karluklarla,Azlarla, Dokuz Oğuzlarla ve On Oklarla çarpışmıştır. Bunların dışında ayrıca 716’da kanlıbir darbeyle yeğenini tahttan indirerek, ağabeyini yönetime getirmiştir. Kendi adına dikilenyazıtta yaptığı savaşlar ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Ağabeyi Bilge Kagan’ın saltanatı döneminde ise başkomutan ve Tölis Şadı olarak görev yapmıştır.

 

Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 204 26, Sayı 1 (2006) 203-226

ASKERÎ TÂRÎH AÇISINDAN KÖL TİGİN

H. İhsan ERKOÇ

Makalenin devamını okumak için b

 

Kapgan Kagan

Türk tarihinde dünya fatihi veyahut da Türk birliğini gerçekleştiren iki büyük hükümdardan söz edebiliriz. Bunlardan birisi Börü Tonga (Mo-tun)Yabgu, diğeri de Kapgan Kagan’dır. Siyasi literatürde “Turan” denilen, bütün Türklerin bir bayrak altında birleştirilmesi ülküsünü ilk defa bu iki Türk büyüğü başarmıştır ki, son olarak da Çingiz Han’ın fetihleri neticesinde Türkler bir araya getirilmişlerdir.  Tabiki onların çağında,  bugünkü anladığımız manada bir ideoloji güdülerek buna çalışılmamıştır. Ancak her ikisinin düşüncesinde de, kutlu Türk ırkının daha güzel şeylere layık olduğu inancı mevcuttur.

Makalenin devamını okumak için buraya tıklayın…

 

İlteriş Kagan

O ki, Türk milletinin içerisinden çıkardığı en büyük devlet adamlarından birisidir. Atalarının geçmişine ve törelerine sıkı sıkıya bağlı bu şahsiyetin 7. asırda yeniden teşkilatlandırdığı devletin izi günümüzde de devam etmektedir. Dolayısıyla İl-teriş’in Türk tarihinde ap-ayrı bir yeri vardır.

Makalenin devamını okumak için buraya tıklayın…

Türk Şad

Prof. Dr. Saadettin GÖMEÇ

Siz çevreye korku vermek için on dille konuşan Romalılar değil misiniz?” İşte bu söz 576 yılında Türk ülkesini ziyarete gelen Bizans elçisine, Hazar-Aral çevresi komutanı Türk Şad tarafından söylenmiştir. Bu kahraman Türk beyi hiçbir şeyden çekinmeden hem dost görünen, hem de düşmanca tavırlar sergileyen Doğu Roma’yı böyle itham ediyordu. Türk Şad, büyük bir ihtimalle Kök Türk Devleti’nin kurucularından İstemi’nin oğludur. Herhalde onun daha başka çocukları da vardı, ama biz ağabeyi Tardu Yabgu ile Türk Şad’ın adlarını kaynaklarda görüyoruz. Bunun yanı sıra hem Çince vesikalarda, hem Arap-Fars, hem de Bizans belgelerinde Tardu’yla alâkalı bilgiler oldukça fazla ise de, maalesef Türk Şad konusunda son derece kıttır.

Makalenin devamını okumak için buraya tıklayın…

   
   
hosting: alemdarhost.com